HEDEF SOYKIRIM

pdf_big.gifYDG-H öncülüğündeki Kürt halkının direnişini kıramayan Türk devleti, tüm savaş gücünü Kürdistan’a seferber etti. Beş ilçedeki operasyonları 3 korgeneral, 3 tümgeneral, 8 tuğgeneral ve 26 albaydan oluşan 40 kişilik bir komuta ekibi yönetiyor.

 

Türk Başbakan Ahmet Davutoğlu, Kürt direnişi bastırılıp Türk devletine itaat sağlanıncaya kadar savaşın devam edeceğini söylerken Türk Cumhurbaşkanı, “Açtığınız hendeklerde yok olacaksınız. Oralar tertemiz olana kadar bu mücadele devam edecektir. Durmak yok, aynı kararlılıkla devam edeceğiz” dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Bulgaristan’a gerçekleştirdiği ziyaretten dönüş yolunda Türk medyasına açıklamalarda bulundu. Kasım ayında 12 kritik ilçeyi öngördüklerini; çoğunda kontrolü sağladıklarını ama 4-5 yer kaldığını belirten Davutoğlu, “Şimdi başlayan mücadelede bütün Cizre, Silopi ve Nusaybin ama özellikle Cizre ve Silopi’de mutlak olarak bunlardan temizleninceye kadar mücadele sürecek” dedi.

Koordinasyon mükemmelmiş

Türk Başbakan, çok başarılı olduklarını, asker-polis-istihbarat koordinasyonunun mükemmeliğini övünçle anlatırken, tüm savaş birliklerini katıldığını, “Komando var, özel kuvvetler var, polis var, özel harekat var” diyerek izah etti.

Biraz daha gecikmiş olmaları durumunda Kürt Özgürlük Hareketi’nin niyetinin çok daha kapsamlı bir iç savaşı başlatmak olduğunu ileri süren Davutoğlu, “Onlar böyle kapsamlı bir harekât yapacağımızı düşünmediler” diye konuştu.

Yarım kalmayacak

Sürdürdükleri savaşı yarım bırakmayacaklarını belirten Türk Başbakan, şöyle devam etti: “Cizre ve Silopi’de başlayan operasyon bütün alanı kapsayan bir operasyon ve inşallah netice alındığında tümüyle temizlenecek.”

İşgal gücü kalıcı olacak!

Türk Başbakan Davutoğlu, savaşı başlatmadan önce üç aşamalı planlama yaptıklarını anlattı:

* Operasyon öncesi hazırlık,

* operasyon süreci,

* operasyon sonrası.

Bütün hendeklerin, barikatların ve diğer el yapımı bombalardan ilçenin temizlenmesi ve operasyon sonrasında bir daha bunların yapılmaması için orada kalıcı olunacak. Yeni karakollar gerekiyorsa inşa edilecek. Gerekiyorsa yeni güvenlik birimleri konuşlanacak. İhtiyaç olan her güvenlik birimi kullanılır. Ama netice alıncaya kadar bu devam ettirilecek.

Çocukların devşirilmesi

Türk Başbakan, tıpkı Dersim Katliamı sonrasında olduğu gibi Kürt çocukları için devşirme mekanizmaları düşündüklerini de şöyle ifade etti:

“Operasyonlar biter bitmez gerekli telafi dersleri de yapılarak öğrencilere sahip çıkılacak. İddialı bir şey olarak söylüyorum; ülkenin en iyi okullarında yatılı eğitimle kayıpları telafi ederiz. İstanbul’un, Ankara’nın, İzmir’in en iyi okullarında yazın veya sömestr tatilinde alıp eğitimlerini yaptırırız.

Erdoğan: Hendeklerde yok olacaksınız

Türk Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan da dün Konya’da raylı sistem açılışı ve 72 adet tramvay taşıtının hizmete alım töreninde konuştu. Erdoğan, şunları söyledi: “O evlerde, o binalarda, o açtığınız hendeklerde yok olacaksınız. Tüm güvenlik güçlerimiz, askeriyle, polisiyle, gönüllü köy korucularıyla, şu andaki operasyonlar, oralar tertemiz olana kadar bu mücadele orada devam edecektir. Durmak yok, aynı kararlılıkla devam edeceğiz. Kurşunlu Cami’yi kurşunlayanlar benim inançlı, imanlı kardeşlerimi istismar edenler bunun bedelini ödemeye başladılar ve ödeyecekler.”

 HABER MERKEZİ


Etnik temizlik isteniyor

AKP yönetimindeki Türk devletinin Kürdistan’da etnik temizlik yapmak istediğini belirten Gazeteci-yazar Şaban İba, “Kürtler ilk defa buna maruz kalmıyor. Koçgiri ile başlayan, Şêx Said, Ağrı ve Dersim ile devam eden katliamlardan farklı değil bu” dedi. Kürdistan’da devletin soykırım girişimlerini “Kürdün Kürt olarak yaşayabilme haklarının ve özgüveninin ortadan kaldırılmasına yönelik bir girişim” şeklinde tanımlayan Tarihçi-yazar Erdoğan Aydın da, devletin bu şekilde Kürtlerin örgütlü refleksini ortadan kaldırmayı amaçladığını dile getirdi.

Cumhuriyet ile birlikte Türkiye’nin Kürtler üzerindeki katliam ve soykırım politikaları aralıksız bir şekilde devam ederken, kuruluşunun ilan edildiği dönemde Sivas’tan Erzincan’a uzanan bölgede halk tarafından Koçgiri direnişi başlatıldı. Cumhuriyet’in Kürtlere karşı ilk katliam ve soykırım girişimi de bu tarihte oldu.

Katliam girişimleri ilk değil 

Kürtlerin bir diğer önemli direnişi ise 13 Şubat 1925 tarihinde Elazığ, Bingöl, Amed ve çevre illerde başlayan Şêx Said öncülüğündeki direniş oldu. Devlet direnişin bastırdı ve öncülerini Dağkapı Meydanı’nda idam etti.

Zilan Katliamı, Türkiye Cumhuriyeti’nin Kürtlere uyguladığı ikinci büyük katliamdı. 13 Temmuz 1930 yılında Ağrı direnişine karşı yürürlüğe sokulan bu katliamda insanlığın en ağır suçları işlendi. Anne karnındaki bebekten en ihtiyarına kadar 15 bin insan katledildi. Katliam sonrası toplam 44 köy ateşe verildi ve yaklaşık 15 bin kişi de Çemê Gürceme Vadisi’nde birbirlerine bağlanarak toplu bir şekilde katledildi. 1 Temmuz 1925’ten 7 Eylül 1930’a kadar henüz sayısı bile tespit edilmemiş insan yerinden edilerek, zorunlu göçe tabi tutuldu ve on binlercesi katledildi. Ağustos 1934’te Kenan Paşa tarafından Elazığ’da yapılan konuşmada “ders olsun” sözleri hafızalarda yerini korudu.

Seyid Rıza ve yoldaşları tarafından devletin zulmüne karşı  Dersim’de 1937’de başlayan direniş 1938’de soykırımla son buldu. Direnişin öncüleri de Elazığ Buğday Pazarı’nda idam edildi.

Katliam ve Kürtsüzleştirme

Gazeteci-yazar Şaban İba, Türk devletinin bugün de insansızlaştırma politikası uygulandığını söyledi. İba, “90’lardaki köy boşaltmalarının bir devamı. 90’larda köylerden göç eden bu şehirlere gelip yerleşti. Şimdi de bu şehirlere saldırarak insansızlaştırma politikası devreye konuluyor” dedi.

İba, devletin Kürdistan’da etnik temizlik yapmak istediğini vurgulayarak, şunları söyledi: “Kürtler ilk defa buna maruz kalmıyor. Koçgiri ile başlayan, Şêx Said, Ağrı ve Dersim ile devam eden katliamlardan farklı değil bu. Uluslararası hukuk mahkemelerinin, platformlarının Kürdistan’da soykırım yaşatıldığına dair zorlanması gerekir.”

Kürt olarak yaşamaya yönelik

Kürdistan’da devletin soykırım girişimlerini “Kürdün Kürt olarak yaşayabilme haklarının ve özgüveninin ortadan kaldırılmasına yönelik bir girişim” şeklinde tanımlayan Tarihçi-yazar Erdoğan Aydın da, “Müzakere ve evrensel demokratik standartlarla sorunu çözmek yerine Kürt’ün eşit yurttaş olabilme hakkını ortadan kaldırıp bunu da aynı zamanda Başkanlık sistemine destek sağlamaya, bütün Kürt düşmanı ve Türkçü çevreleri kendi projesine yedeklemeye çalışmanın operasyonudur” dedi.

12 Eylül ve 90’ları geçti

Devletin Kürdistan’da yaptıklarının 12 Eylül ve 90’lı yılları bile çok geride bıraktığını kaydeden Aydın, “Ancak bu yoldan kendi önlerini açmayı düşünen güçlerin ne yazık ki bir bir hak ihlalinden sonra yanıldıklarını ve yenildiklerini göreceklerdir. Yol yakınken bu yapılan insanlığa karşı eylemlerden vazgeçilmeli ve Kürt’ün kendi tarihsel topraklarında statüsü belirginleşmiş eşit yurttaş olarak yaşamasının yolu açılmalıdır. Aksi takdirde buradan kendilerine zafer biçenler kendileriyle birlikte bütün Türkiye’yi geri dönülmez acılara büründürecek” şeklinde konuştu.

“Evrensel hukuku sindiremeyenler hak vermek yerine ezmeyi tercih ediyorlar” diyen Aydın, ancak daha önce de denenmiş bu yöntemlerin başarısızlığa uğradığını hatırlattı. “Bu yöntemi ısrarla denemeye çalışan bir akılla karşı karşıyayız” diyen Aydın, amacın da Kürtlerin öz güvenini ve örgütlü refleksini ortadan kaldırmak olduğuna vurgu yaptı.

Tüm gücüyle saldırıyor

Türk devleti, tüm savaş gücünü seferber ettiğini, medyası aracılığıyla da paylaşıyor. 40 üst düzey komutan tarafından yönetilen savaşa, 5 bin askerin daha takviye edileceği yazıldı.

Türk medyası, 5 ilçedeki operasyonları 3 korgeneral, 3 tümgeneral, 8 tuğgeneral ve 26 albaydan oluşan 40 kişilik bir komuta ekibinin yönettiğini yazdı. Kara birliklerine hava gücünün de destek verdiği savaşa Kürdistan’daki mevcut işgal gücüne 10 bin özel savaş elemanı daha eklendi. Bolu, Isparta ve Manisa’dan 5 bin topçu ve komandonun daha sevkedileceği belirtiliyor.

Varto ve Gever’e sevkıyat

İlçelere saldırıların ilk başladığı merkez olan Muş’un Varto ilçesi kırsalında çok sayıda zırhlı araç ve askerin katılımıyla operasyon başlatılırken, ilçe merkezine de yeni özel harekat birlikleri sevkedildi. Son zamanlarda sık sık askeri sevkiyatların yapıldığı Hakkari’nin Gever ilçesine bu kez de özel tim sevkiyatı yapıldı. Dün sabah 10.30 sıralarında Van istikametinden gelen 3 adet zırhlı polis otobüsü, yoğun önlemler altında ilçe merkezine girdi. Otobüsler, İlçe Emniyet Müdürlüğü ve özel harekat lojmanları bahçesine gitti.

Savaş kabinesi toplandı

Tüm gücünü seferber etmesine rağmen direnişi kıramayan AKP hükümeti, toplantı üstüne toplantı yapıyor. Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş başkanlığında dün Çankaya Köşkü’nde gerçekleşen toplantıya İçişleri Bakanı Efkan Ala, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın yanısıra, öğretmenleri Kürdistan’dan çeken Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ile doktorlara mecburi hizmet getiren Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu da katıldı.

Türk medyasından itiraf

Türk medyası da başlatılan topyekün savaşın Kürt iradesini kırmayı ve teslim almayı amaçladığını manşetlerine taşıdı. Güneş gazetesi “Şehirde temizlik”, Star gazetesi “Son halka” manşetlerini atarken, Yeni Şafak “Topyekün temizlik”, Yeniçağ “Topyekün imha”, Bugün gazetesi “İmha başladı” başlıklarıyla imha ve tehcir harekatını gururla paylaştı.

Yorum bırakın