21 yıldır gelmeyen adalet

21 yıldır hiçbir delil olmamasına rağmen cezaevinde tutulan İlhan Sami Çomak’ın yazdığı mektuplarla anlattığı hikayesi, ‘Gönderen: İlhan Sami Çomak’ adıyla belgesel oldu.

 

“Son 21 yılınızı düşünün…Ne çok şey yaşamışsınızdır…Ne çok insan tanımışsınızdır… Benim son 21 yılım cezaevinde geçti. Ben İlhan Sami Çomak, 21 yıldır cezaevindeyim. 21 yıl…Ömrümün yarısı… Size hikayemi anlatacağım; en çok da son 21 yılı…“ Böyle başlıyor söze İlhan Sami Çomak mektuplar aracılığıyla anlattığı yaşamı ve duygu dünyasına dair..

Yönetmenliğini Çiğdem Mazlum ve Sertaç Yıldız’ın yaptığı, 21 yıldır tutuklu olan şair İlhan Sami Çomak’ın hikayesini anlatan, ‘Gönderen: İlhan Sami Çomak’ adlı belgeselin çekimleri tamamlandı. Çomak’ın hikayesini yazdığı mektuplar üzerinden çekilen belgeselde Çomak’ın cezaevinden yazdığı mektupları oyuncu Muhammet Uzuner seslendirdi.

21 yıldır tutuklu olarak yargılanan Çomak’ın bir sonraki duruşması ise, 22 Aralık tarihinde İstanbul Çağlayan Adliyesi Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılacak. Çomak’ın bireysel hikayesi üzerinden toplumsallaşmış bir duruma dikkat çekebilmek için yola çıktıklarını söyleyen yönetmenler Çiğdem Mazlum ve Sertaç Yıldız, Çomak’ın hikayesinin işkence, adil yargılanmama, olumsuz cezaevi koşulları gibi Türkiye’nin yakın tarihinde yaşanmış birçok haksızlığı kapsadığını vurguladılar. Yönetmenlerle belgesel fikrine, çekimlere, mektupların seslendirilmesine ve İlhan Sami Çomak’a ilişkin konuştuk.

 

Belgesel fikri nasıl ortaya çıktı? Neden İlhan Sami Çomak?

Çiğdem Mazlum : İlhan  Sami Çomak 21 yıldır Cezaevinde.  Tam 21 yıldır hep yargılanıyor. Cezaevine girdiğinde 21 yaşındaydı, bugün 42 yaşında. Ömrünün yarısını cezaevinde geçirdi. İlhan’ın cezaevinde geçirdiği adaletsizliklerle dolu 21 yılı aktarmak, İlhan’ın durumuna ilişkin hayati önemde olduğunu düşündüğümüz, kamuoyu yaratmaya katkı sunmak amacıyla bu belgeseli hazırlamaya karar verdik. Türkiye’nin yakın tarihi adaletsizliğe, haksızlığa uğrayan insanlarla dolu. İlhan’ın yaşadıkları bu ülkenin yakın tarihin bir özeti gibi. İşkence, adil yargılanmama, olumsuz cezaevi koşulları gibi Türkiye yakın tarihinde yaşanmış birçok haksızlığı kapsıyor İlhan’ın hikayesi. İlhan’ın bireysel hikayesi üzerinden toplumsallaşmış bir duruma dikkat çekebilmek için yola İlhan ile çıktık.

 

Belgesel çekimleri için ne tür çalışmalar yürüttünüz?

Sertaç Yıldız : Belgeselle ilgili yapılacak bütün görüşmeleri, İlhan’la mektuplaşmalarımız üzerinden geliştirdik. Her ne kadar cezaevinde olsa da İlhan, projenin başından sonuna kadar bütün süreçlere dahildi.  Yazdığı mektuplar bir yandan belgeselin iskeletini oluştururken, diğer yandan da gideceğimiz yol konusunda rehberlik etti. Yani İlhan filmin her aşamasından haberdar olduğu kadar yönlendirici bir misyona sahipti. Öncesinde ve çekim sürecinde İzmir’de İlhan’ın ailesi, İstanbul’da ise Avukatlarından Fırat Aydınkaya ve İlhan’la birlikte cezaevinde kalmış arkadaşları ile görüştük. İlhan’ın ailesinin yanı sıra özellikle ağabeyi Nazım Çomak’ın, projenin geliştirilmesinde ve çekim sürecinde çok büyük katkıları oldu.

 

Yakından tanıma imkanınız olan ilhan Sami Çomak, nasıl biridir?

Sertaç Yıldız : Projeye başlamadan önce İlhan’ı tanıyorduk, ama yazışmalarımız ilerledikçe onu keşfetmeye başladık. İlhan’ın yazdığı her mektup, bizim için onun hikayesine bir yolculuktu. Her mektup için on beş gün gibi bir süre beklediğimiz düşünülürse oldukça heyecanlı geçen bir sürece dönüştü bizim için. Yazdığı her cümle, İlhan’ın hayatına dair birer şifre niteliğindeydi. Filmimizde yer bulacak olan çok değerli hislerini paylaştı bizimle. İlhan da bizim aracılığımızla, yazdığı her sayfayla kendi geçmişini yeniden yaşadı aslında. Bu proje için her şeyden önemlisi, bizlerden ziyade İlhan’ın projeye kendini katması, göstereceği özveri ve sabırdı. Onun bunu fazlasıyla yerine getirdiğini düşünüyoruz.

 Film ne zaman ve nerede izleyici ile buluşacak?

Sertaç Yıldız : Film, kurgusunun tamamlanmasının ardından bir ilk gösterimle öncelikle İstanbul’da seyirciyle buluşacak. Ardından yurt içi ve yurt dışındaki festivallerin yanı sıra birçok kentte gösterimler düzenleyerek izleyiciye ulaştırmaya çalışacağız. Filmin, mümkün olduğunca fazla sayıda insana ulaşarak, İlhan’ın 21 yıldır verdiği hukuk mücadelesine katkı sunmak amacıyla kamuoyu oluşturmak gibi bir misyonu olmasını ümit ediyoruz.

‘İlhan’ın sesi’   

Çiğdem Mazlum :  Belgeselin İlhan’ın göndereceği mektuplar üzerine kurulmasına karar verdiğimiz andan itibaren ‘İlhan’ın sesi’ olarak Muhammet Uzuner’i düşünmüştük. Bu biraz da hissi bir durum.  Muhammet’e projeyi anlattığımızda son derece sıcak karşıladı ve İlhan’ın sesi olmayı istedi. Hatta İlhan’ın gönderdiği mektupları, yazdığı şiirleri okudukça o da İlhan’la güçlü bir bağ kurdu.

Filmin yönetmenleri

Çiğdem Mazlum: 1983 yılında Ankara’da doğan Çiğdem Mazlum, Ankara Üniversitesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü’ndeki öğrencilik yıllarında TRT Belgesel biriminde asistanlık yaptı. Atıf Yılmaz Sinema Okulu’nda 2009-2011 yılları arasında yönetmenlik eğitimi aldı. İki yıl Barış Pirhasan’ın senaryo çalışmalarında yer alan Mazlum, 2009 yılında Ezidi kültürü ile ilgili ‘Güneşe Açılan Eller’ ve ‘Dema Bezar’ isimli belgesellerin yönetmenliğini yaptı. Son olarak Yusuf Pirhasan’ın yönetmenliğini yaptığı, ‘Kurtuluş Son Durak’ isimli filmin senaryo çalışmalarında yer aldı.

 

Sertaç Yıldız: 1981 Maraş/ Elbistan’da doğan Sertaç Yıldız, Karadeniz Teknik Üniversitesi İktisat bölümünden mezun oldu. Belgesel alanında, ‘Dilsiz Zaman’(2009) ve ‘İstanbul’a Bir Şarkı’(2010) adlı iki belgeselin yönetmenliğini ve metin yazarlığını yaptı. 2012 yılının ortalarında KKTC’deki Kapalı Maraş bölgesini anlatan ‘Asla Hoşçakal Demedik Varosha’ belgeselinin yönetmenliğini ve metin yazarlığını yaptı.

SUNA ALAN/LONDRA

Yorum bırakın