Özyönetim ekonomisi üzerine – METİN YEĞİN

METİN YEĞİN

Özyönetim ekonomisi üzerine

Özyönetim tartışmalarında geçtiğimiz bir-iki yüzyıllın tartışma kalıntılarından, daha doğrusu çöküntüsünden olacak iş dönüp dolaşıp ‘ekonomi’ye geliyor. Tom Amca’nın kulübesi çocuk romanında ki gibi biz kölelerin varı yoğu sahibin problemleri üzerine. Tabii ki sahibin ekonomik durumu bizi etkiliyor ama bunu kırmadan kölelik dışına çıkamıyoruz ki. Bu yüzden iyi ya da kötü de olsa Köle sahibinin mutfağını yakmaktan yanayım ben. Çünkü kölelik orada pişiyor.

Özyönetim ekonomisine ilişkin iki ana tavır ortaya çıkıyor. Biri sanki hiç öyle bir şey yokmuş gibi, Özyönetim sadece hendeklerden ibaretmiş gibi üstünden atlayıp geçme tavrı ki bu aynı zamanda Özyönetim’in radikal Katılımcı bir demokrasi olduğunun da üstünden atlamak. Bir diğeri ise belki bunun için mücadele edenlerin yüzüne karşı söylenemese de güzel ama zaman lazım, ‘ütopya’ diyerek yok saymak…

O zaman Özyönetim’de ekonomiye ilişkin önerileri inatla tartışmak istiyorum. 

Bu günün ekonomisi, Avrupa’da çöken ve alternatifi yaratılamadığından son seçimle Arjantin’de yeniden hortlayan Neoliberalizm ne üretiyor? Neoliberalizm’in başat ekonomisi Yeni Kent inşası ve bu inşa ve yeni kent için doğanın katledici talanı. O zaman eğer üstümüzdeki geçen yüzyılların kalıntılarını silkeleyip atmak için illaki iktisadi tartışacaksak, ekonominin temeli ev yapmak ya da başka türlü anlatırsak ‘para bunda abi’. O nedenle Kent Topraklarını evsizlere, kadınlara dağıtarak, kolektif, birlikte, radikal tekellere ihtiyaç olmadan ev inşa etmek sadece ‘barınma hakkı’nı inşa etmek değil aynı zamanda Özyönetim ekonomisinin dinamiğinin inşasıdır.  

Bu toplumsal ekonomi daha doğrusu ekonomi olmayan ekonomi bir başka bir yerden bakıldığında ‘işsiz’in kalmadığı, herkesin ‘işinin’ olduğu bir biçimdir. Hala ve ısrarla bu günün terimleriyle konuşursak ‘kar’ı doğrudan ‘ev’ olarak çalışanlara geçtiği, çok ‘karlı’ bir iştir.

Bizim Zeyno’nun ateşi çıktığı için yazıyı burada kesiyorum ama kaç yıldır söylediklerime ütopik diyenlere sözüm, eğer bana inanmıyorsanız Ali Koç’a inanın bu kapitalizmden kimseye hayır gelmez…

Yorum bırakın